Ana Menü

Derse Yardımcı

Dersler

Dersler

Ana Sayfa

İletişim

Yorum Defteri

Site Map

Tenefüs

Test İndir

Videolu Anlatımlar

Kitap Özetleri

Ödev Kapakları

Türkçe

Matematik

Fen Bilgisi

Sosyal Bilgiler

İngilizce

Fizik

Biyoloji

Edebiyat

Din Kültürü

Sağlık Bilgisi

Ders Arşivleri

Ekonomik Faaliyetler

TARIM

 

İnsanların toprağı işleyerek ekme ve dikme yoluyla ondan ürün elde etmesi faaliyetine tarım denir.

Türkiye Topraklarından Yaralanma Oranları:

Topraklarımızdan faydalanma oranı daha çok iklim ve yer şekilleri özelliklerine bağlıdır. Ülkemizde yüksek dağlık kesimler geniş alan kaplar. Dik yamaçlar çoktur. Buralarda topraktan faydalanma çok kısıtlıdır. Buna göre ülkemiz arazisinin % 36 'sı ekili-dikili alan, % 32'si çayır ve otlak, % 26'sı orman ve % 6'sı diğer alanlar (yerleşim birimleri , tarıma elverişsiz .çıplak kayalıklar gibi) dır.
Not: Tarımdaki makinalaşmanın etkisiyle çayır ve otlakların alanı daralırken, tarım alanlarımız genişlemektedir.

Bölge Yüzölçümüne Göre Ekili Dikili Alanların Oranları:

1. Marmara Bölgesi: %30
2. İç Anadolu Bölgesi: %27
3. Ege Bölgesi: %24
4. G.Doğu Anadolu Bölgesi: %20
5. Akdeniz Bölgesi: %18
6. Karadeniz Bölgesi: %16
7. Doğu Anadolu Bölgesi: %10

Türkiye'de Tarımı Etkileyen Faktörler:

1. Sulama: Türkiye tarımında en büyük sorun sulama sorunudur. Tarımda sulama ihtiyacının en fazla olduğu bölgemiz G.Doğu Anadolu Bölgesi iken , bu sorunun en az olduğu bölgemiz Karadeniz Bölgesidir.
Akarsularımızın derin vadilerden akması ve rejimlerinin düzensiz olmasından dolayı sulamada yeterince faydalanamıyoruz. Bunun için mutlaka akarsular üzerindeki baraj sayısı artırılmalıdır.
Sulama Sorunu Çözüldüğünde,
· Üretim artar.
· Nadas olayı ortadan kalkar.
· Tarımda iklime bağlılık büyük oranda azalır.
· Üretimde süreklilik sağlanır.
· Üretim dalgalanmaları önlenir.
· Yılda birden fazla ürün alınabilir. Bu konuda en şanslı bölgemiz Akdeniz, en şanssız bölgemiz Doğu Anadolu Bölgesidir.
· Daha önce sebze tarımı yapılmayan bir yerde sebze tarımı da yapılmaya başlanır.
· Tarım ürün çeşidi artar.
· Köyden Kente göçler azalır.

2.Gübreleme: Tarımda sulama sorunu çözüldükten sonra üretimi daha da artırmak için gübre kullanımı artırılmalıdır.
Ülkemizde hayvancılığın gelişmiş olması tabii gübre imkanını oluşturmaktadır. Ancak yurdumuzda tabii gübrenin yakacak olarak kullanılması bu olumlu durumu ortadan kaldırmaktadır. Ülkemizde üretilen suni gübre yeterli olmadığı için ithal (Fas, Tunus, Cezayir gibi ülkelerden) etmekteyiz. Bu da maliyeti artırdığından çiftçilerimiz yeterince gübre kullanamamaktadır.
Gübre ihtiyacı, tabii gübrenin yakacak olmaktan kurtarılması ve gübre fabrikalarının artırılması ile karşılanabilir.

3.Tohum Islahı: Sulama ve gübre sorunu çözüldükten sonra verimi daha da artırmak için kaliteli tohum kullanılmalıdır. Ülkemizde kalite tohum üretme konusunda devlet üretme çiftlikleri ve tohum ıslah istasyonları çalışmalar yapmaktadır. Ancak kaliteli tohum ithali devam etmektedir.

4.Makine Kullanımı: Ürünün zamanında ekimi, hasadı ve yüksek verim için makine kullanımı şarttır. Ancak makine kullanımı yurdumuzda yeterli ölçüde gelişmemiştir. Sebepleri:
· Makine kullanıma elverişsiz alanların varlığı,
· Makine kullanımının ekonomik olmadığı küçül alanların varlığı,
· İş gücünün bazı bölgelerde daha ucuz olması,
· Makine fiyatlarının çiftçinin alım gücünün üstünde olması

5.Zirai Mücadele: Tarımdaki hastalıkların, yabani otların ve haşerelerin meydana getireceği üretim düşüklüğünü önlemek için ilaçlı mücadele şarttır. Zirai mücadelede daha çok ilaç kullanılmaktadır.
6.Toprak Bakımı: Tarla yağışlardan önce sürülmeli , yabancı otlardan arındırılmalıdır. Erozyona karşı korunmalıdır.
7.Toprak Analizi: Toprak analizleri ile en iyi verim alınabilecek ürün belirlenir. Ayrıca toprağın ihtiyacı olan mineraller tespit edilerek kullanılacak gübre belirlenir.
8. Destekleme Alımı ve Pazar: Verimi etkilemez. Üretim miktarını etkiler. Çiftçi ürettiği malı pazarda zarar etmeden satabilmelidir. Çiftçinin elverişsiz piyasa şartlarından olumsuz etkilenmemesi için devlet bazı ürünlerde destekleme alımı yapmaktadır (Destekleme alımı:Devletin çiftçinin malını belirli bir taban fiyat üzerinden alması olayıdır.) Destekleme alımı yapılan ürünler: Pamuk, tütün, Ş.Pancarı, buğday,çay, fındık, K.Üzüm, K.İncir, K.Kayısı, Haşhaş gibi dayanıklı ve sanayiye dayalı ürünlerdir.
***Destekleme alımı yapılan ürünlerin üretiminde dalgalanmalar az olur ve fiyatı sürekli artar.
9. Çiftçi eğitilmeli ve kredi desteği sağlanmalıdır.

TARIM ÜRÜNLERİ
TAHILLAR

· BUĞDAY: İlk yetişme döneminde (ilkbaharda) yağış ister. Olgunlaşma ve hasat döneminde kuraklık gerekir. Bu özelliğinden dolayı Karadeniz kıyılarında tarımı yapılamaz. Ayrıca düşük sıcaklılardan dolayı Doğu Anadolu Bölgesinin yüksek yerlerinde tarımı yapılamaz. Bunların dışında bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir.
Buğday üretimi iklimdeki karasızlıktan dolayı bazı yıllar artarken, bazı yıllar düşer. Üretimin en fazla olduğu bölgemiz İç Anadolu Bölgesidir(%31). İl olarak en fazla Konya,Ankara ve Adana'dır

· ARPA: Soğuğa ve sıcağa dayanıklıdır. Bundan dolayı buğdayın yetişebildiği her yerde yetişir. Ayrıca düşük sıcaklıktan dolayı buğdayın yetişemediği Doğu Anadolu'nun yüksek yerlerinde de tarımı yapılabilir. Üretim en fazla İç Anadolu Bölgesinde gerçekleşir.

· MISIR: Yetişme döneminde bol su ister. Bundan dolayı yurdumuzda sulama imkanı olan bütün her yerde tarımı yapılabilir. Yağ elde edilmeye başlandıktan sonra tarımı Akdeniz Bölgesinde hızla gelişmiştir. Bugün mısır üretimimizin yarısına yakını Akdeniz Bölgesinden elde edilir (Adana çevresi başta gelir). Üretimde 2. bölge Karadeniz Bölgesidir (Buğdayın yerine tarımı yapılmaktadır.) Bölge halkının temel besin maddesi olduğundan ticarette değeri yoktur.

· ÇELTİK (PİRİNÇ): Çeltik ilk çimlenme döneminde bol su ister. Hasat döneminde kuraklık gerekir. Yurdumuzun sıcaklık şartları çeltik tarımına elverişlidir. Fakat su sorunu vardır. Bu sebeple tarımı akarsu kenarlarında gelişmiştir. Çeltik tarım alanlarında sivrisinek çok geliştiğinden ekim alanları devletin kontrolündedir (yerleşim birimleri çevresinde tarımına müsaade edilmemektedir.
Üretimde en büyük paya sahip bölgemiz Karadeniz Bölgesidir. Başta Batı Karadeniz Bölümü gelir (Kastamonu, Sinop, Bolu, Düzce çevresi). Bölgede ayrıca Samsun, Amasya, Tokat , Çorum çevrelerinde de tarımı yapılır.
Üretimde ikinci bölge Marmara Bölgesidir. Başta Edirne olmak üzere, Tekirdağ, Kırklareli, Sakarya, Balıkesir, Bursa çevresinde tarımı gelişmiştir.
Akdeniz bölgesinde Amik ovası önemli çeltik ekim alanıdır.
Üretimimiz yeterli olmadığından ithal etmekteyiz.

· ÇAVDAR: Serin yayla iklimi ister. En fazla tarımı İç Anadolu Bölgesinde gelişmiştir.

BAKLAGİLLER

· NOHUT: İlk yetişme döneminde yağış ister. Hasat döneminde kuraklık gerekir. Yurdumuz iklim şartları genelde nohut tarımına elverişlidir. En fazla tarımı İç Anadolu Bölgesinde yapılmaktadır.

· MERCİMEK: Kuraklığa dayanıklı olduğu için en fazla tarımı G. Doğu Anadolu Bölgesinde gelişmiştir. Mercimek üretimimizin yarıdan fazlası bu bölgeden karşılanır (kırmızı mercimek). Üretimde ikinci bölgemiz İç Anadolu Bölgesidir(yeşil mercimek).

· FASULYE: Yurdumuzda sulama imkanı olan her yerde tarımı yapılabilir.

SANAYİ BİTKİLERİ

· TÜTÜN: Kıraç arazilerde yetişebilir. İlk yetişme döneminde su ister. Daha sonra mutlaka kuraklık olmalı. Bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir. Ancak kaliteli tütün yetiştirilmesi amacıyla ekim alanları devlet tarafından sınırlandırılmıştır.
Üretimde 1. Ege Bölgesidir ( Manisa, İzmir, Aydın, Muğla, Denizli ve Uşak çevresi). 2. G.Doğu Anadolu Bölgesi 3.Karadeniz Bölgesidir.

· ŞEKER PANCARI :Yurdumuzda tarımı 1925 yılında Uşak'ta başlamıştır (ilk fabrika Uşak'ta 1926 yılında kuruldu). Bugün fabrikaların kurulduğu her yerde tarımı yapılmaktadır. Belirli iklim ve toprak isteği yoktur. Sulama imkanı olan her yerde tarımı yapılabilir. Üretimde 1. İç Anadolu Bölgesidir.
**Ş.pancarı tarladan söküldükten sonra kısa bir süre sonra işlenmesi gerektiğinden tarımı fabrikalar çevresinde yapılır. Ayrıca pancar küspesi hayvan yemi olarak kullanıldığı için buralarda besi hayvancılığı da gelişmiştir.
***Kıyı bölgelerimizde tarımı yapılmaz. Sebebi buralarda daha fazla gelir getiren ürünlere öncelik verilmesidir.

· PAMUK: Alüvyal toprakları sever. Ayrıca yüksek sıcaklığa ihtiyaç duyar. Yetişme döneminde bol su, hasat döneminde kuraklık gerekir. Üretimde 1.Ege Bölgesi (kıyıdaki bütün çöküntü ovalarında),
2.Akdeniz Bölgesi (başta Adana olmak üzere Hatay, İçel, Antalya Çevresi),
3. G.Doğu Anadolu Bölgesidir. Ayrıca Doğu Anadolu Bölgesinde etrafı dağlarla çevrili çukur alanlarda tarımı yapılır(Iğdır, Malatya).

· ÇAY: Tropikal iklim bitkisidir. Bol ve düzenli yağış ister. Bulutlu gün sayısı fazla olmalıdır. Kışlar ılık geçmelidir. Yurdumuzda en iyi yetişme şartlarını Doğu Karadeniz Bölümünde bulmuştur. Bugün Rize başta olmak üzere Ordu'dan Gürcistan sınırına kadar olan kıyı kesimde tarımı yapılmaktadır. Yurdumuzda çay tarımı Cumhuriyetin ilanından sonra başlamıştır (1924). Çay tarımının tamamı Karadeniz bölgesindedir.

· HAŞHAŞ: Doğu Karadeniz kıyıları hariç bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir. Ancak uyuşturucu elde edildiği için üretimi devlet kontrolündedir. Bugün başta Afyon olmak üzere Kütahya, Uşak, Denizli, Burdur, Isparta, Konya çevresinde tarımı yapılır. Gıda sanayisinde ve tıpta narkoz yapımında kullanılır.

· KETEN KENEVİR: Lifleri dokuma sanayisinde , ip ve halat yapımında kullanılır. Yurdumuz üretiminin tamamına yakınını Karadeniz Bölgesinde Batı Karadeniz Bölümü karşılar( Kastamonu başta gelir) . Kenevirden uyuşturucu elde edildiğinden üretimi devlet kontrolündedir.

YAĞ BİTKİLERİ

· AYÇİÇEĞİ: İlk yetişme döneminde su , hasat döneminde kuraklık ister. Bundan dolayı Doğu Karadeniz kıyıları hariç bütün bölgelerimizde sulama ile tarımı yapılır. Üretimde 1. Marmara Bölgesi (Ergene Bölümü- %74). 2. Karadeniz Bölgesi (Orta Karadeniz) 3. İç Anadolu Bölgesi'dir.

· ZEYTİN: Akdeniz iklim bitkisidir. Ancak Akdeniz Bölgesinde tarımı fazla gelişmemiştir. Daha fazla gelir getiren ürünlere öncelik tanınmasından dolayı. Bugün üretimde 1. Ege Bölgesi (Kıyı Ege Bölümündeki ova ve kenarlarında- Manisa, Aydın, İzmir, Muğla , Denizli çevresi). 2. Marmara Bölgesi-Güney Marmara kıyıları (en kaliteli sofralık zeytin bu bölgeden Gemlik çevresinden elde edilir). 3. Akdeniz Bölgesi (Antalya çevresi en fazla).
Ayrıca Doğu Karadeniz'de Çoruh vadi oluğunda (Artvin) ve G:Doğu Anadolu Bölgesi'nde G.Antep çevresinde tarımı yapılır.
Zeytinin devirli üretim özelliğinden dolayı, üretim bir yıl fazla , bir yıl azdır.

· SOYA FASULYESİ: Önceleri daha çok Doğu Karadeniz'de Ordu-Giresun çevresinde tarımı yapılırdı. 1982 yılından sonra yağ sanayisinde kullanılmaya başlanılınca tarımı Akdeniz Bölgesinde hızla gelişmiştir. Kısa sürede geliştiği için bölgede ikinci ürün olarak yetiştirilir. Adana başta olmak üzere İçel, Hatay çevresinde tarımı gelişmiştir. Türkiye üretiminin %90 'ını Akdeniz Bölgesi karşılar.

· YER FISTIĞI : Akdeniz iklim şartlarında iyi yetişmektedir. En fazla tarımı bu bölgede Adana çevresinde gelişmiştir(%91). Ayrıca G.Doğu Anadolu Bölgesinin batısında, Ege Bölgesi'nde Muğla , Aydın çevresi, G. Marmara Bölümü'nde Balıkesir, Çanakkale çevresinde tarımı yapılır. Çerez olarak tüketildiği gibi yağ da elde edilir.

· SUSAM: Sıcak iklim bitkisidir. Yurdumuzda başta Ege Bölgesi olmak üzere G.Doğu Anadolu Bölgesi, Akdeniz ve Marmara Bölgelerinde tarımı yapılır.

MEYVECİLİK

· ÜZÜM: Kışın -4oºC ye kadar dayanabilir. Bundan dolayı meyveler içinde yetişme alanı en geniş olanıdır. Üzüm üretiminde başta Ege Bölgesi ( Manisa, İzmir, Denizli ) gelir. 2. G.Doğu Anadolu Bölgesidir.
3. İç Anadolu Bölgesidir. Dünya kuru üzüm üretimde birinciyiz ve ihracat yapmaktayız.

· ELMA: Üzümden sonra yetişme alanı en geniş olan meyvedir. Bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir. Niğde, Nevşehir, Amasya, Tokat, Kastamonu, Bursa, Burdur, Isparta, Antalya önemli elma üretim merkezlerimizdir.

· İNCİR: Akdeniz iklim bitkisidir. Kış ılıklığı ister ve yaz kuraklığı ister. En fazla tarımı Ege Bölgesi'nde gelişmiştir (Başta Aydın gelir.) Üretimin %80 i bu bölgeden karşılanır. Ayrıca Akdeniz Bölgesi, G. Marmara ve G.Doğu Anadolu Bölgesinin batısı ile Karadeniz kıyılarında (D: Karadeniz kıyıları hariç) tarımı yapılabilir. Türkiye Dünya kuru incir üretiminde ilk sırada yer alır ve önemli ihracat ürünümüzdür.

· FINDIK : Anavatanı Türkiye'dir. En iyi yetişme şartları Karadeniz iklim bölgesidir. Yurdumuz üretiminin %90 'ını Karadeniz bölgesi karşılar. En fazla Ordu- Giresun olmak üzere Karadeniz kıyılarında tarımı yapılmaktadır. Ayrıca Marmara Bölgesinde Sakarya çevresinde tarımı yapılır. Türkiye dünya fındık üretiminde ve ihracatında ilk sırada yer alır (%60-70).

· ANTEP FISTIĞI: En iyi yetişme şartlarını G.Doğu Anadolu Bölgesinde bulmuştur (% 90). Başta G.Antep ve Ş.Urfa gelir. Ayrıca Akdeniz ve Ege Bölgelerinde çitlembik ağaçlarının aşılanması ile de tarımı yapılabilmektedir. Önemli ihracat ürünümüzdür.

· TURUNÇGİLLER(Narenciye): (Portakal , mandalina, limon , greyfurt ve turunç)
Tropikal iklim bitkisidir. Yurdumuzda tarımı en fazla Akdeniz Bölgesinde gelişmiştir (%88) . Antalya başta olmak üzere bütün Akdeniz kıyılarında tarımı yapılabilmektedir. Ayrıca Ege Bölgesinde İzmir'e kadar olan güney kıyılarında, G.Marmara Bölümünün soğuktan korunmuş kıyılarında, Doğu Karadeniz Bölümünde Rize çevresinde ve G.Doğu Anadolu Bölgesinin batısında tarımı yapılmaktadır.
*** Ege Bölgesinde kıyıdan 200 km içerilere kadar tarımı yapılabilmektedir. Sebebi bölgede dağların kıyıya dik uzanması sonucu deniz etkisinin iç kesimlere kadar sokulabilmesidir.
*** Doğu Karadeniz Bölümünde yetiştirilebilmesi kış ılıklığı ile ilgilidir.

· MUZ: Tropikal iklim bitkisidir. Yurdumuzda Akdeniz Kıyılarında tarımı yapılabilmektedir. Bugün tarımı daha çok Alanya - Anamur arasında gelişmiştir.

· KAYISI: Bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir. En fazla tarımı D.Anadolu Bölgesi'nde Malatya-Elazığ çevresinde gelişmiştir.

· BADEM : Kıraç arazilerde yetişebilmektedir. Bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilmektedir. En fazla İç Anadolu Bölgesinde Niğde -Nevşehir çevresinde gelişmiştir.

SEBZECİLİK:

Sebzeler çok fazla su isterler. Yurdumuzda sebze yetiştiriciliği en fazla Akdeniz Bölgesinde gelişmiştir. Bu bölgeyi Ege ve Marmara Bölgeleri takip eder. En az geliştiği bölgemiz D.Anadolu bölgesidir. Sebebi yaz mevsiminin çok kısa sürmesidir. Ayrıca İç Anadolu Bölgesinde de sulama yetersizliğinden dolayı sebze tarımı gelişmemiştir.
*** Sebze tarımı seracılık faaliyetleri ile Akdeniz ve Ege Bölgelerinde bütün yıl yapılabilmektedir. Seracılığın buralarda gelişme sebepleri, kışların ılık geçmesi ve güneşli gün sayısının fazla olmasıdır.

YUMRULU BİTKİLER

· PATATES: Alüvyal ve kumlu topraklarda iyi yetişir. Bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir. En fazla tarımı İç Anadolu Bölgesinde gelişmiştir( Nevşehir). Ayrıca Ödemiş-İzmir, Sakarya, Trabzon, Erzurum diğer önemli patates üretim merkezlerimizdir.
· SOĞAN-SARMISAK: Bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir. Bursa -Karacabey önemli soğan üretim merkezi iken Kastamonu da sarmısakta önemli merkezimizdir.

İTHAL ETTİĞİMİZ TARIM ÜRÜNLERİ:

Pirinç, kahve , kakao, muz, kivi, ananas, hindistan cevizi, hurmadır.

ÖNEMLİ İHRACAT ÜRÜNLERİMİZ:

Fındık, Antep fıstığı, pamuk , tütün, K.Üzüm, K.İncir, K.Kayısı, haşhaş gibi.

HAYVANCILIK

 

Tarımın bir kolu olan hayvancılık , ekonomik değeri olan hayvanların yetiştirilmesi, çeşitli şekillerde yararlanılması ve pazarlanması olayıdır. Kırsal kesimlerde hayvancılık tarımın sigortası durumundadır. İklimdeki karasızlıkların tarımı olumsuz yönde etkilemesinden dolayı. Tarım hayvancılık birbirini destekler. Örnek : Şeker fabrikaları çevresinde besi hayvancılığının gelişmesi.
Doğu Anadolu Bölgesinde iklim ve yer şekillerinin tarımsal faaliyetleri olumsuz etkilemesinden dolayı bölgede birinci ekonomik faaliyet hayvancılıktır.
Türkiye hayvan varlığı fazla olan bir ülkedir. Ancak hayvanlarımızın et, süt, yumurta, yapağı verimleri düşüktür.

HAYVANCILIĞIMIZI GELİŞTİRMEK İÇİN,

· Hayvan soyları iyileştirilmeli(ıslah edilmeli): Yerli ırklar et-süt verimi yüksek olan ırklarla melezleştirilmeli veya iyi cins hayvan ithal ederek sayısını artırmalıyız. İyi cins hayvan yetiştirmek amacıyla Cumhuriyetin ilk yıllarında çalışmalar başlatılmıştır. İyi cins hayvan yetiştiren çiftliklere hara denir. Örnek : Bursa-Karacabey, Eskişehir-Çifteler.
· Mera hayvancılığı yerine ahır hayvancılığı geliştirilmeli: Mera hayvancılığı otlaklarda yapılan hayvancılık şeklidir. Masrafsızdır. Ancak verim düşüktür. Bundan dolayı yem kullanımı fazla olan , fakat verimi yüksek olan ahır hayvancılığına önem verilmelidir.
· Otlaklar korunmalı: Otlaklarımız tarımda makinalaşma ile sürekli olarak daralmaktadır. Ayrıca otlaklarda aşırı otlatma sonucu otlaklar bozulmaktadır. Bu olumsuzluklar sonucunda hayvanlarımız yeterince beslenememektedir. Hayvancılığı geliştirmek için bu olumsuz durumlar önlenmeli.
· Yem üretimi artırılmalı.
· Erken kesim önlenmeli (süt kuzu-süt dana)
· Salgın hastalıklarla mücadele edilmeli
· Çiftçi eğitilmeli ve kredi desteği sağlanmalı.
*** Türkiye'de genelde mera hayvancılığı gelişmiştir. Bundan dolayı hayvancılımızın coğrafi dağılışında daha çok iklim etkilidir. Ayrıca et ve süt üretimi de iklimin etkisi altındadır.

HAYVANCILIĞIMIZIN COĞRAFİ DAĞILIŞI:
BÜYÜK BAŞ HAYVANCILIK: (Sığır, at, eşek, katır, deve)

· İNEK:Büyük baş hayvanlar içinde en fazla sığır(inek, öküz ,dana, manda) yetiştiriciliği vardır. Sığırlar içinde de en fazla inek yetiştirilmektedir. Bütün bölgelerimizde inek yetiştiriciliği vardır. Ama en fazla Karadeniz Bölgesinin kıyı kesimi ile Doğu Anadolu Bölgesinde Erzurum-Kars Bölümünde gelişmiştir. Karadeniz Bölgesinde gelişmesi yağışların fazla olmasından dolayı çayırların fazla olmasıdır. Erzurum-Kars bölümünde gelişmesi yaz yağışlarıyla oluşan gür ot ve çayırlıklardır. İnek yetiştiriciliği ayrıca şeker fabrikaları çevresinde de gelişmiştir. Ş.Pancarı küspesinin hayvan yemi olarak kullanılmasından dolayı.

· MANDA: Bol sulu bataklık ve göl kenarlarında beslenir. Yurdumuzda başta Karadeniz Bölgesi kıyı kesimi olmak üzere G.Marmara Bölümünde yetiştiriciliği yaygındır. Et kalitesi düşük olduğundan yetiştiriciliği fazla gelişmemiştir.
*** Büyük baş hayvancılık batı bölgelerimizde ahır hayvancılığı şeklinde gelişmiştir.

KÜÇÜK BAŞ HAYVANCILIK

1. KOYUN: Bozkırların hayvanıdır. Hafif dalgalı düzlüklerde iyi yetişir. Türkiye'nin iklim şartları genelde koyun yetiştiriciliğine elverişlidir. Düşük sıcaklık sebebiyle Doğu Anadolu Bölgesinin doğusunda yetiştiriciliği gelişmemiştir. Ayrıca Doğu Karadeniz Bölümünün kıyı kesiminde yüksek nem ve gür çayırlardan dolayı koyun yetiştirilmez. En fazla koyun yetiştiren bölgemiz İç Anadolu'dur. Bozkırların geniş alan kaplamasından dolayı. Doğu Anadolu Bölgesi (batısı) ve G.Doğu Anadolu Bölgeleri de koyun yetiştiriciliği gelişmiştir.

Koyun Türleri:
· Kıvırcık: Soğuğa dayanıklı değildir. Et verimi yüksektir. Marmara ve Ege Bölgelerinde yetiştirilir.
· Dağlıç: Ege ve İç Batı Anadolu'da yetiştirilir.
· Karaman: Ege, İç, Doğu ve G.Doğu Anadolu Bölgelerinde yetiştirilir.
· Sakız ve Merinos: G.Marmara Bölümünde yetiştirilir. Merinos yünü için yetiştirilmektedir.

2. KIL KEÇİSİ: Dağlık bölgelerin hayvanıdır. Ağaçların filizlerini yemek suretiyle beslenir. Ormanlara zarar verdiği için sayılarının azaltılması yoluna gidilmektedir. En fazla Akdeniz Bölgesi ile Doğu Anadolu Bölgelerinde yetiştirilir.

3. TİFTİK KEÇİSİ (Ankara Keçisi): Tiftiği için yetiştirilmektedir. Yurdumuzda Ankara- Konya çevresi ile G.Doğu Anadolu Bölgesinde Siirt çevresinde yetiştirilmektedir.

***Sağılan ve kesilen hayvan sayısı az, üretilen süt ve et miktarı fazla ise orada Büyük baş hayvancılık (inek yetiştiriciliği) gelişmiştir. Sağılan ve kesilen hayvan sayısı fazla iken , üretilen et ve süt miktarı az ise Küçük baş hayvancılık gelişmiştir( Koyun yetiştiriciliği).

KÜMES HAYVANCILIĞI:( Tavuk , horoz, hindi, kaz, ördek)

Kümes hayvancılığı bütün bölgelerimizde yapılabilmektedir. Ama en fazla Marmara ve Ege Bölgelerinde gelişmiştir. İstanbul, İzmir, Manisa, Balıkesir, Ankara gibi büyük kentler çevresinde gelişmiştir.

ARICILIK:

Bal, bal mumu, polen ,arı sütü elde etmek için arıcılık bütün bölgelerimizde yapılabilmektedir. En fazla Ege ve Doğu Anadolu Bölgelerinde gelişmiştir. Muğla, Manisa,İzmir, Balıkesir,Çanakkale, Ağrı, Erzurum, Hakkari, Rize (Anzer yöresinin balları çok ünlüdür.), Artvin, Ordu önemli bal üretim merkezlerimizdir.

İPEK BÖCEKÇİLİĞİ:

İpek böceği yetiştirme ve kozasından ipek elde etme faaliyetidir.Dut yaprağı yemek suretiyle beslenir. En fazla G.Marmara'da gelişmiştir. Bursa, Balıkesir, Bilecik çevresinde çok gelişmiştir. İpekli dokumada ise Bursa-Gemlik-İstanbul gelişmiştir.

BALIKÇILIK:

Yurdumuzun etrafı denizlerle çevrili, birçok akarsu ve tatlı su gölümüz olmasına rağmen balıkçılık gelişmemiştir.
Balıkçılığın Gelişmemesinin Sebepleri:
· Denizlerimizin balık bakımından zengin olmaması.
· Açık deniz (Okyanus) balıkçılığının yapılmayışı.
· Taşıma ve depolama imkanlarının yetersizliği.
· Zararlı avlanma yöntemlerinin uygulanması (dinamit patlatma, trol avcılığı gibi)
· Denizlerimizdeki kirlenmenin önlenememesi.
Türkiye'de Balık Üretiminin Denizlere Göre Dağılışı:
1. Karadeniz % 67
2. Ege Denizi % 13
3. Marmara Denizi % 11
4. Akdeniz % 9
***Bodrum kıyılarında sünger avcılığı gelişmiştir.
***Japonya ve Norveç'te balıkçılık çok gelişmiştir. Sebepleri : Okyanus akıntılarının karşılaşım alanında olması, iklim ve yer şekillerinin tarımı olumsuz yönde etkilemesidir.





MADENLER VE ENERJİ KAYNAKLARI

 

Türkiye madenler bakımından zengin bir ülkedir. Ayrıca bazı madenler bakımından dünyanın önemli ülkeleri arasındadır. Türkiye'nin madenlerinin tamamı henüz belirlenmemiştir. Her yıl yeni maden yataklarının bulunması bunun kanıtıdır.

Ülkemizin madenciliğinin şu andaki üretimi, tümüyle kendi endüstri kuruluşlarımızın gereksinimine yönelik değildir. Bir kısmı ham olarak ya da yarı işlenmiş halde dışarı satılmaktadır.

Bir madenin işletilmesinin karlı olabilmesi için, 'cevher oranı' Yedekleriyle birlikte belirtilen miktarı fazla olmalıdır.

Anadolu, madenciliğin eskilere dayandığı bir yerdir. Ancak cumhuriyetin ilanından sonra kurulan maden teknik ve arama (M.T.A) enstitüsü, madenciliğimizi ciddi biçimde ele alınmasına yönelik olan bir kuruluştur. Bu kuruluş, arama çalışmaları gerçekleştirirken yine cumhuriyet döneminde kurulan ETİBANK, işletme ve pazarlama işlerini yürütmeye başlamıştır. Bu devlet kuruluşlarından başka, özel sektör kuruluşları da bulunmaktadır.

DEMİR

Türkiye'nin birçok yerinde çıkarılan bir madendir. Demir çıkarımının %80'ini Doğu Anadolu bölgesi içerisinde kalan Divriği sağlar. Balıkesir'de Eymir ve Çarmık, Ege Bölgesinde Ayazmand ve Torbalı, Kahramanmaraş ile Kayseri arasında Faraşa ve Karamadazı, Sivas Hekimhan arasında Hasan çelebi ve Doğu Marmara'da Çamdağı, önemli demir alanlarıdır. Demir, endüstride en çok kullanılan maden cevheridir. Bu nedenle demir-çelik endüstrisinde ana maddedir.

KROM

Sert, paslanmaz ve iyi parlatılan bir madendir. Kaplamacılık ve çelik yapımında yaygın olarak kullanılır. Türkiye'de yaygın olarak çıkarılan madenlerden biride kromdur. En zengin krom yatakları, Elazığ'da Guleman, Batı akdenizde (fethiye, marmaris arasında) Dalaman havzası, Kütahya ile Bursa arası ve Eskişehir'in doğusundaki Seyitgazi'de yer alır. Adana'nın kuzeyindeki Akdağ yöresinde de yeni krom yatakları bulunmuştur. Akdağ krom yatakları, Dünyanın en zengin yataklarıdır. Türkiye, krom çıkarımında dünyada 3. sıradadır. Türkiye, çıkardığı kromu büyük ölçüde cevher olarak satmaktadır. Bu nedenle çıkarımını dış taleplere bağlı olarak ayarlamaktadır.

BAKIR

Kolay işenen bir madendir. Elazığ'da maden (Ergani bakır işletmeleri), Artvin'de Murgul (Göktaş) ve Kastamonu'da Küre bakır çıkartılan yerlerdir. Rize Çayeli'de yeni bakır yatakları bulunmuştur.

BOR

Kullanım alanı yaygın olan bu maden,boraks ve asitborik elde edilmesi bakımından da önemlidir. Balıkesir'de Sultançayırı ve Bigadiç Eskişehir'de Seyitgazi ve Kütahya çevresi önemli çıkarım alanlarıdır. Türkiye, bor minarellerinde dünyanın en zengin ülkesidir.

BOKSİT

Konya'nın Seydişehir ilçesi ile Antalya'nın Akseki ilçesinde çıkarılır. Bu iki çıkarım alanı da Antalya bölümünde yer alır. Alüminyumun hammaddesidir.

KÜKÜRT

Isparta'nın Keçiborlu ilçesi ile Denizli'nin Sarayköy ilçesinde bulunmaktadır.

MANGANEZ

Zonguldak'ın Ereğli ve Artvin'in Borkça (Göktaş) çevrelerinde çıkartılır. Denizli Tavas'ta yeni yatakları bulunmuştur.

CİVA

İzmir'in Ödemiş ve Karaburun, Konya'nın Sarayönü çevresinde ve ayrıca Niğde civarlarında çıkartılır.

TUZ

Çeşitli yollarla elde edilen bir doğal kaynaktır. Kayatuzu olarak çıkartıldığı gibi, deniz suyundan ve açık işletme olarak Tuz gölünden de elde edilir. En fazla tuz üretimi İzmir'deki Çamaltı tuzlasında, deniz suyundan elde edilir. Çankırı, Erzurum, Kars, Nevşehir, Kırşehir, Yozgat ve Konya'da işletilmektedir.Türkiye, birçok madende zengin bir ülkedir. Bu madenlerden bazıları turistlik eşya yapımında önem taşır. Lületaşı (Eskişehir'de) ve oltutaşı (Erzurum'da) bu özellikte olanların en önemlileridir.

TAŞ KÖMÜRÜ (Maden kömürü):

Yurdumuzda tüketilen enerji kaynakları arasında taş kömürünün önemli bir yeri vardır. Ayrıca demir-çelik ve kimya sanayiilerinin önemli ham maddesidir. Başlıca taş kömürü yataklarımız, Zonguldak ve çevresindedir. Burası Türkiye'nin tek maden kömürü havzasıdır. Bir milyon tonu aşan rezervi vardır.

LİNYİT

Yaygın olarak hemen her bölgemizde çıkarılır. Ege bölgesi linyitleri oldukça kalitelidir. Manisa'da Soma, Kütahya'da Tavşanlı, Tunçbilek ve Değirmisaz, Amasya'da Çeltek ve Erzurum en önemli çıkarım yerleridir. Kahramanmaraş'ın Elbistan, Muğla'nın Yatağan linyitlerinin kalori değeri düşüktür. Bu nedenle termik santrallerde kullanılır.

PETROL

Günümüzde önemli bir enerji kaynağı olan petrol, aynı zamanda kimya sanayiinin de ham maddesidir. Yurdumuzdaki petrol yatakları fazla zengin değildir. Mevcut petrol yataklarımız daha çok Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Batman, Siirt ve Diyarbakır'dadır. Adıyaman, Şanlı Urfa ve Mardin'de de petrol yatakları vardır. Üretilen petrol, ihtiyacımızın çok az bir kısmını (1/7) karşılamaktadır. Geri kalan kısmını dışardan karşılamaktayız.

Yurdumuzda ham petrolün arıtılması için rafineriler kurulmuştur. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde üretilen ham petrolün bir kısmı Batman Rafinerisine, bir kısmı da Batman-İskenderun boru hattı ile Dörtyol'a gönderilmektedir. Buradan da tankerlerle Ataş, İzmir ve İzmit rafinerilerine taşınmaktadır. İskenderun Körfezi ile Kırıkkale arasındaki petrol boru hattı ile de Kırıkkale Rafinerisine ham petrol aktarılmaktadır. Ayrıca Türkiye-Irak boru hattı ile Irak petrollerinin bir kısmı Yumurtalık Limanı'na taşınmaktadır. Bu taşımacılıktan Ülkemiz önemli bir gelir sağlamaktadır. Azerbaycan petrolünün de yapılacak boru hattı ile İskenderun Körfezi'ne getirilmesi planlanmaktadır. Yurdumuzda petrol aramalarına hızla devam edilmektedir.

Türkiye'de su gücünden elde edilen elektrik enerjisi üretimi her geçen gün artmaktadır. Barajlara dayalı elektrik üreten pek çok hidroelektrik santralimiz vardır. Bunların başlıcaları, Atatürk, Karakaya, Keban, Hasan Uğurlu, Demirköprü, Hasan Polatkan, Oymapınar ve Hirfanh hidroelektrik santralleridir. Bunların yanında yapımı devam eden hidroelektrik santrallerimiz de vardır.

Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ile Fırat ve Dicle üzerinde 21 baraj, 17 hidroelektrik santrali yapımı öngörülmektedir. Bu proje ile elde edilecek hidroelektrik enerji, Türkiye'deki mevcut hidroelektrik enerjiden çok daha fazla olacaktır.

Ayrıca, Denizli yakınlarında Sarayköy'de yüksek sıcaklıktaki su buharından enerji elde edilmektedir. Bu tür enerjiye 'Jeotermal enerji' denir. Birçok yerinde çeşitli sıcaklıkta termal kaynaklar bulunan yurdumuz, bu enerji kaynağı açısından da şanslı görülmektedir. Yine yurdumuzun çeşitli yerlerinde güneş enerjisinden ısı enerjisi olarak yararlanılmaktadır. Yurdumuzda doğal gazdan da faydalanılmaktadır. Bir miktar yerli üretimin yanı sıra Rusya Federasyonu'ndan borularla, Cezayir'den de deniz yolu ile doğal gaz getirilmektedir. Özellikle büyük kentlerimizde daha çok kışın ısınmada kullanılan doğal gaz, hava kirliliğini de büyük ölçüde önlemektedir.

SANAYİ

 

Yurdumuzda, büyüklü küçüklü pek çok sanayi kolu vardır. Bunların birçoğu Cumhuriyet Döneminde kurulmuştur. Dolayısıyla bu alanda çalışan nüfusumuzun sayısı da her geçen gün artmaktadır.

Çok yakın bir zamana kadar, ihracatımızda tarım ürünleri en önemli payı oluştururken bugün, sanayi ürünlerinin payı, tarım ürünlerini çok geride bırakmıştır. Ancak bu durum, tarım ürünlerimizin miktar olarak azaldığı anlamına gelmez. Aksine, modern tarım metotlarıyla yurdumuzda, birim alandan elde edilen üretim miktarı artmıştır.

Türkiye'de en yaygın sanayi kuruluşları, ham maddesini tarım ürünlerinin oluşturduğu fabrikalardır. Bunların bir kısmını besin sanayii oluşturur. Bu kuruluşların başlıcaları, un, bitkisel yağ, konserve ve şeker fabrikalarıdır.

Modern un fabrikalarımızın çoğu İç Anadolu Bölgesi'nde bulunur. Konservecilik, en çok Marmara Bölgesi'nde gelişmiştir. Bitkisel yağ fabrikaları da daha çok Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde, şeker fabrikaları ise yurdumuzun birçok yerinde kurulmuştur.

Türkiye çok miktarda pamuk üreten bir ülke olması nedeniyle pamuklu dokuma sanayii de çok gelişmiştir. Adana, Antalya, İzmir, Aydın, Nazilli, Manisa, Kayseri, Malatya. I illimi ve Bursa, pamuklu dokuma sanayiinin önemli merkezleridir. Yönlü dokuma fabrikalarımız daha çok İstanbul, Hereke, Bursa, İzmir ve Uşak'ta bulunmaktadır. Bursa, ayrıca ipekli dokumacılığın da merkezidir. İstanbul, İzmir, Ankara giyim sanayiinin gelişme gösterdiği en önemli merkezlerdir. Karabük, Karadeniz Ereğlisi, Kırıkkale ve İskenderun'da bütün sanayi kollarna demir-çelik ve daha başka yan ürünler üreten fabrikalarımız bulunmaktadır.

Petrol rafinerilerimiz ise, İzmit, Mersin (Ataş), İzmir, Batman ve Kırıkkale'dedir. Otomotiv sanayii daha çok Bursa, İstanbul ve İzmir'de gelişmiştir. Kağıt sanayii merkezleri, İzmit, Çaycuma, Taşköprü, Çay, Taşucu, Dalaman ve Aksu'dur. Çinicilik ve porselen merkezi ise Kütahya'dır. İstanbul ve Gölcük, gemi yapım merkezleridir. Petrokimya sanayii ise İzmit ve İzmir'de kurulmuş ve gelişmiştir.

Bunların yanında, azot, gübre, sigara, plastik, ilaç, boya, halı, çimento, cam ve savaş malzemeleri ile daha başka ürünler üreten sanayi kuruluşlarımız da bulunmaktadır.

Yurdumuz, otomotiv sanayinde gelişmiş bir ülkedir.

İLETİŞİM

 

Teknolojinin gelişmesi sayesinde bugün yurdumuzda iletişim, modern araç ve gereçlerle yapılmaktadır. Ülkeler ve kıta'lar arasında haber aktarmakta pek çok ülke, uydu sistemlerinden yararlanmaktadır. Yurdumuz da uzaya gönderdiği haberleşme uydularıyla bu gelişmeyi yakalamıştır. Telefon, telsiz, telgraf, teleks, telefaks ve Internet gibi birtakım iletişim araçları, yurdumuzda yaygın olarak kullanılmaktadır. Kitle iletişiminde gazete, dergi gibi yazılı basın araçları ile radyo ve televizyon gibi sözlü ve görüntülü araçlar önemli rol oynamaktadır. Bu sayede vatandaşlarımız, yakın ve uzak çevrelerinden haber aldıkları gibi, bilgi ve görgülerini de artırmaktadırlar. Haberleşme hizmetlerindeki gelişmeler, yurt savunmasında ve ülke bütünlüğünün sağlanmasında da büyük önem taşımaktadır.

Yurdumuzda haberleşme hizmetlerini yürütmek üzere, Posta Telefon Telgraf (PTT) teşkilatı kurulmuştur. Bu teşkilat, yaptığı çalışmalarla yurdumuzu bir baştan bir başa modern haberleşme araç ve gereçleri ile donatmaya çalışmıştır.

Türk Telekomünikasyon A.Ş (TÜRK TELEKOM) adıyla hizmet vermektedir. Bu hizmetler sayesinde yurdumuzun en küçük yerleşme birimindeki vatandaşlarımızla iletişim kurabilmekteyiz.

Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT) da yurdumuzda haberleşmenin, çağın gereklerine uygun olarak yapılması için çalışmaktadır. Bu kurum, yurt içi ve yurt dışına birçok dilde radyo ve televizyon yayını yapmaktadır. Yurdumuzda son yıllarda, kurulan ve sayısı giderek artan özel televizyon kanalları da bu hizmete katılmaktadır.

TİCARET VE TURİZM

 

Ticaret

Bölgeler ve ülkeler, yetiştirdikleri farklı ürünler bakımından birbirlerine muhtaçtır. Elde edilen ürünlerin fazlası, gereksinim duyulan bir başka bölgeye veya ülkeye satılır. Böylece, gerek ülke sınırlan içinde, gerekse ülkeler arasında bir alış veriş yapılmış olur. Kar amacıyla yapılan bu alış verişe ticaret denir.

Alış veriş, ülkenin kendi milli sınırları içinde yapılıyorsa buna 'iç ticaret' denir. Ülkeler arasında yapılan alış verişe ise 'dış ticaret' adı verilir.

İç ticaret

Yurdumuz, iklim, toprak türü ve ekonomik yapı bakımından farklı özellikler gösteren bölgelerden meydana gelmiştir. Bu yüzden yetiştirilen ürünler de birbirinden farklıdır. Bir bölgede yetiştirilen bir ürün, gereksinimi olan başka bir bölgeye gönderilmektedir. Bu durum, Türkiye'de ticaretin doğmasına neden olmuştur.

Kırsal kesimde üretilen tarım ürünleri, kentlerde satılmaktadır. Buna karşılık kentlerde üretilen sanayi ürünleri ise köylüler tarafından satın alınmaktadır. İşte yapılan bütün bu alış verişler iç ticaretin gelişmesini sağlar.

İç ticaretin yapıldığı yerler, haftanın belli günlerinde kurulan pazarlar, devamlı olan haller, dükkanlar ve mağazalardır. Ayrıca bazı kentlerimizde her yıl belirli tarihlerde kurulan ve bir süre devam eden daha büyük pazarlar da vardır. Bunların küçüklerine panayır, büyüklerine fuar denir. Bunlar, gerek sanayi gerekse tarım ve kültür alanlarında ülkemizin gücünü tanıtır. Ayrıca üreticilerle tüketicileri karşı karşıya getirip ticaretin canlanmasını sağlar.

Dış ticaret

Bu ticaret, ülkeler arasındaki ekonomik farklılıklardan doğan bir ticarettir. Bir ülkenin bölgeleri arasında, yetiştirilen ürün ve üretilen mallarda farklılıklar olduğu gibi, ülkeler için de bu durum geçerlidir. Örneğin, Fransa'da üretilen bir ürün, Türkiye'de bulunmayabilir. Buna karşılık Türkiye'de yetiştirilen bir tarım ürünü de Fransa'da yetişmeyebilir. İşte çeşitli ülkelerde üretilen ve yetiştirilen bu farklı ürünler, ülkeler arasında alınıp satılır. Bu alış veriş, dış ticareti oluşturur.

Cumhuriyetin ilk yıllarında aldığımız mallar çok, sattıklarımız ise oldukça azdı. Bugün Türkiye, gelişen ekonomisi sayesinde sadece ham madde ve tarım ürünleri satan bir ülke değildir, sanayi ürünleri de satan bir ülke durumundadır.

Bir ülkenin başka bir ülkeden ürün almasına ithalat, ürün satmasına ise ihracat denir. İthal ettiğimiz ürünlerin başında, makineler, ulaşım araçları, ham petrol, madeni yakıtlar gelmektedir. Bunların yanında bazı ilaçlar, kimyasal maddeler ile çeşitli eşya ve gıda maddeleri gibi ürünler de yer almaktadır, ihraç ettiğimiz başlıca ürünler ise, çeşitli sanayi ürünleri, gıda maddeleri, canlı hayvan, ulaşım araçları, makineler, çeşitli ham maddeler, hayvansal ve bitkisel yağlar ile madeni yağlar, içki ve tütündür.

Dış ticaretimiz en çok, Almanya, İtalya, İngiltere, Fransa, Hollanda ve Belçika ile olmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri, İsviçre, Avusturya, Polonya, Rusya Federasyonu ve bazı İslam ülkeleri de en çok alış veriş yaptığımız ülkeler arasındadır. Azerbaycan. Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan ile de ticaretimiz giderek artmaktadır.

Turizm

Günümüzde bütün ülkeler, turizm alanında daha çok gelişmek ve daha çok turist çekmek amacıyla yarış içindedirler. Bunun gerçekleşmesi için ülkede ulaşımın gelişmesi, turistlerin konakladıkları yerlerin temiz, rahat ve güvenilir olması şarttır. Ayrıca, turistlere yardımcı olacak birtakım danışma ve rehberlik birimlerinin kurulması ve işletilmesi de gerekmektedir.

Yurdumuz, doğal güzellikleri ve tarihi zenginlikleri ile iç ve dış turizmin gelişmesine uygun bir ülkedir. Ege ve Akdeniz kıyılarımızda, yazlar uzun ve bol güneşlidir. Buralarda güzel plajlar birbirini izler. Bu yüzden kıyılarımız, yaz aylarında Avrupa ülkelerinden gelen çok sayıda turistin akınına uğrar.Ayrıca Ürgüp ve Göreme'deki peri bacaları, Adıyaman'da Nemrut dağı üzerindeki insan başı ve hayvan heykelleri, Pamukkale travertenleri, şifalı kaplıcalar ile ilginç mağaralar ve daha pek çok doğal güzellikler yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgisini çekmektedir. Bütün bunlarla yurdumuz bir turizm cennetidir.

Doğal güzelliklerinin yanında Türkiye, tarihi eserler bakımından da zengindir. Özellikle Selçuklu ve Osmanlı eserleri bakımından İstanbul, Edirne, Bursa, Konya, Kayseri, Sivas, Erzurum ve Van, tarihi zenginliklerin toplandığı kentlerimizdendir. Diğer yandan çeşitli illerimizde bulunan müzeler ve milli parklar da turistlerin ilgisini çeken yerlerdir.Son yıllarda turizmin devlet eliyle desteklenmesine ve ülkemizin yurt dışında tanıtılmasına büyük önem verilmiştir. Bu amaçla, turistik tesis yapmak isteyenlere, kredi konusunda büyük kolaylıklar sağlanmıştır. Bunun yanında dış ülkelerle bağlantılı birçok turizm şirketi kurulmuştur. Bu çalışmalar sonunda ülkemizde, modern konaklama tesisleri ve yatak sayısı artmıştır.

Bütün bunlara bağlı olarak, ülkemizi ziyaret eden turist sayısında ve bu sektörden elde edilen gelirde büyük artışlar görülmektedir. 1996 yılı itibariyle ülkemizin turizm sektöründen sağladığı gelir 5,5 milyar doları aşmıştır. Ülkemize daha çok turistin gelmesi ve daha uzun süre kalması, yurdumuza daha çok dövizin girmesi ve ülkemizin daha çok kişi tarafından tanınması demektir. Bu yolla sağlanan dövizler, ülkemizin kalkınmasında büyük bir paya sahiptir. O halde turizm, önemli bir gelir kaynağı ve ülkemizi tanıtma vasıtasıdır.

Doğal ve tarihi zenginliklerimizi özenle korumak, turiste ülkemizi iyi tanıtmak, onlara dürüst davranmak gerekmektedir. Çünkü ülkemizden memnun ayrılan turist, bu memnuniyetini çevresine yansıtacağından ülkemize daha çok turistin gelmesini sağlayacaktır.

 
Copyright 2009-2010 Her Hakkı Saklıdır. Designed By Ders-Arsivleri
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol